LASTİK İŞ
Mustafa OKULLU
Köşe Yazarı
Mustafa OKULLU
 

Ramazana Hazırlık

 ilk Teravih Namazı bu akşam Allah nasip ederse bu akşam 2017 yılının Ramazan ayının ilk Teravih namazını ailece kılıp, oruç için sahura kalkacağız.Bu gece ilk teravihle kendisini karşılayacağımız Ey Ramazan! Bizden razı olmuş bir şekilde ayrılmanı Rabbimizden diliyoruz. İlk Teravihin heyacanıyla sana kavuşuyoruz. Sonsuz hamd olsun, Bu güne eriştiren Rabbimize Sonsuz şükürler olsun,. Salât ve Selam O'nun Resulü Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa ya (s.a.s.) ve Ashabına ve Ehl-i beytine olsun. Bu aydan istifade etmek isteyenler için bugün hesap vaktidir. Bu gece Geçmişin muhasebesinin yapılma vaktidir. Bu geceyle kendisine merhaba diyeceğimiz Ramazandan en güzel şekilde istifade etme yollarının aranma vakti olmalıdır. İlk teravihin heyacınını son teravihimize aktarmak için, ilk sahurumuzun bereketini son sahurumuza aktarmak için, ilk iftarımızın güzelliğini ve özelliğini son iftarımıza aktarmak için vesileler aranma vaktidir. Yaşamış olduğumuz bu hayatın her bir devresi için nice hazırlıklar yapmışızdır.. Düğün hazırlığımız bizler için bir başka dönüm noktasıdır. Hayatımızın bu en önemli gününe aylarca hem biz hem ailemiz hem de eşimizin kendisi ve ailesi nice hazırlık yapmıştır. Gelinlik kızlar bu gün için nice çeyizler düzmüşlerdir. Nice gelinlik provası yapılmıştır. Bir günü ve ondan sonraki bir hayatı mutlu geçirmek için nice hazırlıklar yapmışızdır. Çocuğumuz olmasına yakın onun için hazırlıklar yapmışızdır. O daha doğmadan ona yataklar, onun için en güzel elbiseler hazırlamışızdır. Okula giden evlatlarımız için okul hazırlığı yapmaktayız. Daha nice hayat tabloları ve daha nice örnekler. İnsanoğlu hayat denen bu yolda nice hazırlıklar yaptı ve yaşam sürdüğü müddetçe daha nice hazırlıklar yapacak.  Hazırlık yapılan şeyin değeri anlaşıldığı müddetçe ona yapılan hazırlıkta daha güzel olacaktır. İşte bir ramazan ayına daha kavuşmak üzereyiz. Bu aya hazırlık yapmak gerek. Bu aya hazırlık derken acaba nasıl bir hazırlık yapmalıyız sorusu aklımıza gelebilir. Neden bu aya hazırlık yapmalıyız? Bu soru Ramazan ayına ne kadar değer vermemiz gerektiğini ve hazırlığımızı nasıl yapmamız gerektiğini ortaya çıkaracaktır. Ramazan ayı Kuran ayı. Bu ayda Kuran-ı Kerim indirilmeye başlandı. Ayet-i kerimede bu husus şöyle bildirilmektedir.  “Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.”(1) Bu aya kıymet verdiren, on bir ayın sultanı yapan Kur'an-ı Kerim'dir. Kadir gecesi hakeza bin aydan daha hayırlı kabul edilmektedir. Yine bu aya değer veren Kur'an-ı Kerim'in bu gecede indirilmiş olmasıdır. Bu sebeple bizlerinde böyle bir değerle değerlenmemiz için Kur'an-ı Kerim'i hayatımıza aktarmamız gerekmektedir. Kuran insanlığın kurtuluşu için gönderilmiş son ilahi kitaptır. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın kendisine ihtiyaç duyduğu ve duyacağı hidayet rehberidir. Doğrular ve yanlışlar Kuran-ı Kerim ile ayrılır. Ramazan ayına hazırlık yapmalıyız. Çünkü bu ay Kuran ayıdır. Kuran-ı Kerimi öğrenmeye ihtiyacımız var. Okumaya ve anlamaya ihtiyacımız var. Bu ayda hayatımıza hayat katmaya ihtiyacımız var.  Ramazan ayı oruç ayı. Oruç İslam'ın beş temel şartından biri. Bedenimize sağlık, gönlümüze huzur, ruhumuza esenlik veren bir ibadettir oruç. Ramazan'dan istifade etmenin yollarından biri de elimize, dilimize ve bütün benliğimize sahip olarak oruç tutmak olmalıdır. Ramazan ayı yardımlaşma ayıdır. Bu ayda yapmış olduğumuz hayır ve hasenatlar diğer aylara göre kat kat artmaktadır. Zekatlar bu ayda dağıtılmakta, bu aya özgü olarak fitreler verilmektedir. Bu ayda yapılan bu yardımlar insanların birbirleriyle olan diyaloglarını geliştirmekte, birlik ve beraberliği pekiştirmektedir.  Zekat ve fitremizi mümkün olduğu kadar Ramazanın başında vermeye çalışalım. İnsanoğlunun hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan şeylerin başında maddiyat gelmektedir. Maddi hayatı sıkıntı içerisinde geçirenler, hem psikolojik hem de sosyolojik sıkıntılar yaşayabilmektedir. Kendisiyle barışık olamayan insanlar etrafıyla da barışık olamamaktadır. Tam tersini de ifade edebiliriz. Etrafından kendisine değer verilmeyen insan kendisiyle de çelişkiye düşebilmektedir. Ramazana girerken evimize birçok şey almaktayız. Ramazanın sofralarımıza getirdiği bereket çok ayrıdır. Başka zamanlarda birkaç çeşit yemek bir arada olmazken Ramazan ayının bereketi ile birçok çeşit yemeği aynı anda masalarımızda bulabilmekteyiz. İşte bu noktada sofrasında bir çeşit yemek bulamayan kardeşlerimizin olduğunu unutmamalıyız. İslam'ın “Kardeşi açken kendisi tok yatan bizden değildir” temel prensibine uygun hareket etmeliyiz.  Fakirlerle iftar açıp yemeğimizi paylaşmalıyız. Yardımlaşma duygusu insana çok büyük hazlar vermektedir. İnsanlar birbirlerinin külüne bile muhtaç olarak yaratılmışlardır. Bu yardımlaşma duygusunu Ramazan'da daha canlı tutabilmek için şimdiden o günlere maddi hazırlık yapmakta fayda vardır. Başka zamanlarda yardım bekleyen insanlar bu ayda daha bir fazla beklemektedir. Bu ayda Müslümanların cömert olduğu herkes tarafından malumdur. Bu sebeple Ramazan ayının bütün gönüllerde daha huzurlu daha mutlu yaşanabilmesinin yollarından biri maddi yardımlaşmadır. Peygamberimizin (s.a.s.) bir hadisini sizlerle paylaşmak isterim.  “Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman'dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman'ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”(2) Ramazan ayı Kuran ayıdır. Bu ayda Kuran-ı Kerim okumak hepimiz için bir vazifedir. Okumakla yetinmeyip, manasını öğrenmek ve hayatımıza aktarmak ta en önemli vazifelerimizden birisidir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim öğrenmeye, okumaya, anlamaya ve idrak etmeye özen gösterelim. Namaz müminin miracıdır. Namaz kişiyi fuhşiyattan ve fenalıktan korur. Namaz dinin direğidir. Namaz gözümüzün nurudur. Bu sebeple beş vakit namazımızı kılmaya, teravih namazına katılmaya özen gösterelim.  Teravih namazı Sevgili Peygamberimiz tarafından Ramazan aylarında kılınmış olan sünnet namazdır. Hüküm bakımından sünneti-i müekkede olan Teravih namazı Allah'ın rızası gözetilerek kılındığı vakit geçmiş günahlara kefaret olmaktadır. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizden aktarılan bir hadisi sizlerle paylaşmak isterim. Efendimiz şöyle buyurmaktadır. Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'nin anlattığına göre: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksatla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla (teravih) ihya ederse geçmiş günahları affedilir.(3)   Teravih, Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rek'atının sonundaki oturuş, tervîha olarak adlandırılmış, sonradan bu kelimenin çoğulu olan terâvih kelimesi ramazan gecelerinde kılınan nâfile namazın adı olmuştur.  Teravih, sünnet-i müekkededir. Kadın ve erkek için orucun değil ramazan ayının sünnetidir. Teheccüt namazı 12 rek'atı geçmediği halde, teravih namazı yirmi rek'attır. Yatsı namazı kılındıktan sonra ve vitirden önce kılınır. Teravihin cemaatle kılınması kifâî sünnettir. Teravih on selâm ile kılınır ve beş tervîha (dinlenme) yapılır. Yani her iki rek'atta bir selâm verilip, her dört rek'atta bir istirahat edilir. Beşinci tervîhadan sonra yine cemaatle vitir namazı kılınır.  Peygamberimiz ramazan gecelerini ihyaya daha fazla önem vermiş olmakla birlikte, rivayetlerden anlaşıldığına göre bu, o gecelerde Peygamberimizin daha çok sayıda nâfile namaz kıldığı anlamına değil, gecenin her zamankine göre daha büyük bir bölümünü ibadetle geçirdiği anlamına gelmektedir.  Teravih namazının 20 rek'at olduğu çoğunluk tarafından kabul edilmekle ve Müslümanlar arasında yerleşik teamül de bu yöndedir.  Mescidlerde teravih namazı cemaatle kılındığı halde, bir özrü olmaksızın cemaatı terk edip bu namazı evinde kılan kimse, günah işlemiş olmazsa da fazileti terk etmiş olur. Bu kimse evinde cemaatla kılsa, cemaat sevabını alırsa da, mesciddeki cemaatın faziletine eremez. Çünkü mescidlerin fazileti fazladır. Teravih namazını kılacak kimsenin, teravih namazına veya vaktin sünnetine veya gece ibadetine niyet etmesi ihtiyat bakımından daha uygundur. Kayıtsız olarak "namaza" veya "nafile namazına" niyet edilmesi de birçok fıkıh alimlerine göre caizdir. Teravih namazını, her iki rekatta bir selam vererek on selam ile bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam da verilebilir. Sekizde, onda veya yirmi rekatta bir selam vererek bitirmek de caizdir. Fakat böyle kılmak mekruh sayılmaktadır. Teravih vaktin sünnetidir; yoksa orucun sünneti değildir. Onun için hasta ve yolcu gibi oruç tutmak zorunda olmayanlar için de Teravih namazını kılmak sünnettir.(4) Bu ayda sevaplar iki kat yazılmaktadır. Diğer aylarda sevap ne kadar güzelse bu ayda sevaba gidecek ameller yapmak daha güzeldir. Günah ne kadar çirkinse bu ayda daha da çirkindir. Bu sebeple haramlardan özellikle ve öncelikle büyük günahlardan uzak duralım. Aklımızı alan, bizi felakete sürükleyen alkolden, insanların yaşantılarını perişan eden aile yuvalarını dağıtan zinadan, ölüme sebep verecek tartışmalardan uzak duralım. Kahvehane köşelerinde harap ettiğimiz hayatımıza bu ayda çeki düzen verelim. Kumar masalarını bırakalım. Sahura kadar kağıt oyunları, taş oyunları oynamak suretiyle zamanımızı, malımızı ve hayatımız israf etmeyelim. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır. “Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?”(5) Sigaranın zararları sayılmakla bitmemektedir. Ramazan ayı sigara bırakma ayımız olmalıdır. Bu ayda sabah göstermiş olduğumuz sabrı akşamda gösterebilirsek İnşallah bu tehlikeli maddeyi hayatımızdan atmış oluruz.  İslam Dini Müslümanları birbirine manevi kardeş kılmıştır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır.          “Müminler ancak kardeştirler.”(6) Ana-baba bir kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için çalışıp çabalatma isek, etrafımızda bulunan maddi zorluklar içerisinde olan kardeşlerimizin de ihtiyaçlarını karşılamak üzerimize düşen bir vazifedir. Bir hadiste Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor.  “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”(7) Ramazan ayında kabir ziyaretleri çokça gerçekleştirilmektedir. Bu ziyaretlerde ise İslam Dinine uygun olmayan davranış şekilleri görülmektedir. Kabirler kabirde yatanlar için mağfiret dilenmesi, ziyaret edenler için ibret alınması gereken yerlerdir. Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Kabirleri ziyaret ediniz, Çünkü bu size ahireti hatırlatır.”(8) Günümüzde üzülerek görmekteyiz ki; Kabirler, insanlara yaratılmış olan her şeyin bir gün ölümü tadacağını hatırlatmalıyken, dünyevi işlere cevap arandığı yerler haline getirilmiştir. Türbe, yatır ve evliya kabristanları ziyaret edenler, ahireti hatırlamalı, orda yatanlarında bir gün bu hayatta yaşadıklarını ama bu dünyadan ayrıldıklarını anlamalı, kendisinin de bir gün kabire gireceğinin farkında olmalıdırlar. Kur'an okuyarak sevabını onların ruhuna bağışlamalıdır. Bu gibi işlemlerin dışında cereyan eden hadiselerin kişiye fayda yerine zarar getireceği unutulmamalıdır. İbadetlerde Hakkın ve halkın hukukuna riayet iç içedir. Bu sebeple kendisini hem yaratanına karşı sorumlu, hem de yaşadığı topluma karşı sorumlu görenler, ibadetlerini, sırtta taşınılan bir yük olarak değil, üzerine basarak yükseklere ulaştığı bir araç olarak görmelidir. İbadet esasen Hakkın rızası için yapılsa da, sonuç itibariyle halkın hakkına riayeti de içerir. Ramazan ayında yapmış olduğumuz ibadetlerin tümünde işte böyle bir manevi boyut vardır. Ramazan ayı gelmek üzere. İki gün sonra Rabbimiz nasip ederse kendisine kavuşacağız. Hazırlıklı olmakta, bedenimizi ve ruhumuzu kendine hazırlamakta kendimizi için fayda var. Bir sonrakine ulaşamayabiliriz. Bir sonraki Ramazanın feyiz ve bereketinden istifade edemeyebiliriz. Elde olanı değerlendirebilenler mutlu almaktadır. Elde olmayanın peşine düşmek kişiye zarar vermektedir. Elde Ramazanımız var. Ramazanda hikmetler, müjdeler, lütuflar, manevi yağmurlar var. Hazırlık yapmalıyız Kur'an ayı geliyor. Hazırlık yapmalıyız Ramazan geliyor.  Sonuç itibariyle şu hususu da vurgulayarak vaazımı sonlandırmak isterim. Kişinin namazı, orucu, zekatı, haccı ve diğer bütün ibadetleri kendisinin iyiliklere ve sevaba ulaşmasını sağlar. Ancak Allah'ın rızasını kazanmak için bunlar yeterli değildir. İbadetlerimizle beraber ahlakımızı da güzelleştirip, ahlaken kemale ulaşmamız gerekmektedir. Ramazana kavuşurken ahlaken kemale ulaşma yollarını aramamız gerekmektedir. Sözümüzü Yunus Emre'nin bir dörtlüğüyle bitirelim. Bir kez gönül yıktın ise Şu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin gözün yumaz değil Yüce Rabbim bizleri Ramazan kavuştursun. Feyiz ve bereketinden istifade etmeyi bizlere nasip etsin. Daha nice Ramazanlara sevdiklerimizle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde ulaşmayı nasip etsin. Cumanız ve Geceniz mübarek olsun. Allah'a emanet olun. Kocaeli gölcükten dünya Müslümanlarına selam olsun. 1. Bakara, 2/185 2. Riyazü's-Salihin, Hadis No:246 3. Buhari, Salatü't-Teravih, 1 4. Fıkhi bilgiler için bkz, TDV İslam İlmihali, c.I, s.311, Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, S. 164 5. Maide, 5/91 6. Hucurat, 10
Ekleme Tarihi: 26 Mayıs 2017 - Cuma
Mustafa OKULLU

Ramazana Hazırlık

 ilk Teravih Namazı bu akşam
Allah nasip ederse bu akşam 2017 yılının Ramazan ayının ilk Teravih namazını ailece kılıp, oruç için sahura kalkacağız.Bu gece ilk teravihle kendisini karşılayacağımız Ey Ramazan! Bizden razı olmuş bir şekilde ayrılmanı Rabbimizden diliyoruz. İlk Teravihin heyacanıyla sana kavuşuyoruz. Sonsuz hamd olsun, Bu güne eriştiren Rabbimize Sonsuz şükürler olsun,. Salât ve Selam O'nun Resulü Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa ya (s.a.s.) ve Ashabına ve Ehl-i beytine olsun. Bu aydan istifade etmek isteyenler için bugün hesap vaktidir. Bu gece Geçmişin muhasebesinin yapılma vaktidir. Bu geceyle kendisine merhaba diyeceğimiz Ramazandan en güzel şekilde istifade etme yollarının aranma vakti olmalıdır. İlk teravihin heyacınını son teravihimize aktarmak için, ilk sahurumuzun bereketini son sahurumuza aktarmak için, ilk iftarımızın güzelliğini ve özelliğini son iftarımıza aktarmak için vesileler aranma vaktidir.
Yaşamış olduğumuz bu hayatın her bir devresi için nice hazırlıklar yapmışızdır.. Düğün hazırlığımız bizler için bir başka dönüm noktasıdır. Hayatımızın bu en önemli gününe aylarca hem biz hem ailemiz hem de eşimizin kendisi ve ailesi nice hazırlık yapmıştır. Gelinlik kızlar bu gün için nice çeyizler düzmüşlerdir. Nice gelinlik provası yapılmıştır. Bir günü ve ondan sonraki bir hayatı mutlu geçirmek için nice hazırlıklar yapmışızdır. Çocuğumuz olmasına yakın onun için hazırlıklar yapmışızdır. O daha doğmadan ona yataklar, onun için en güzel elbiseler hazırlamışızdır. Okula giden evlatlarımız için okul hazırlığı yapmaktayız. Daha nice hayat tabloları ve daha nice örnekler. İnsanoğlu hayat denen bu yolda nice hazırlıklar yaptı ve yaşam sürdüğü müddetçe daha nice hazırlıklar yapacak. 
Hazırlık yapılan şeyin değeri anlaşıldığı müddetçe ona yapılan hazırlıkta daha güzel olacaktır. İşte bir ramazan ayına daha kavuşmak üzereyiz. Bu aya hazırlık yapmak gerek. Bu aya hazırlık derken acaba nasıl bir hazırlık yapmalıyız sorusu aklımıza gelebilir. Neden bu aya hazırlık yapmalıyız? Bu soru Ramazan ayına ne kadar değer vermemiz gerektiğini ve hazırlığımızı nasıl yapmamız gerektiğini ortaya çıkaracaktır.
Ramazan ayı Kuran ayı. Bu ayda Kuran-ı Kerim indirilmeye başlandı. Ayet-i kerimede bu husus şöyle bildirilmektedir.
 “Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.”(1) Bu aya kıymet verdiren, on bir ayın sultanı yapan Kur'an-ı Kerim'dir. Kadir gecesi hakeza bin aydan daha hayırlı kabul edilmektedir. Yine bu aya değer veren Kur'an-ı Kerim'in bu gecede indirilmiş olmasıdır. Bu sebeple bizlerinde böyle bir değerle değerlenmemiz için Kur'an-ı Kerim'i hayatımıza aktarmamız gerekmektedir.
Kuran insanlığın kurtuluşu için gönderilmiş son ilahi kitaptır. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın kendisine ihtiyaç duyduğu ve duyacağı hidayet rehberidir. Doğrular ve yanlışlar Kuran-ı Kerim ile ayrılır. Ramazan ayına hazırlık yapmalıyız. Çünkü bu ay Kuran ayıdır. Kuran-ı Kerimi öğrenmeye ihtiyacımız var. Okumaya ve anlamaya ihtiyacımız var. Bu ayda hayatımıza hayat katmaya ihtiyacımız var. 
Ramazan ayı oruç ayı. Oruç İslam'ın beş temel şartından biri. Bedenimize sağlık, gönlümüze huzur, ruhumuza esenlik veren bir ibadettir oruç. Ramazan'dan istifade etmenin yollarından biri de elimize, dilimize ve bütün benliğimize sahip olarak oruç tutmak olmalıdır.
Ramazan ayı yardımlaşma ayıdır. Bu ayda yapmış olduğumuz hayır ve hasenatlar diğer aylara göre kat kat artmaktadır. Zekatlar bu ayda dağıtılmakta, bu aya özgü olarak fitreler verilmektedir. Bu ayda yapılan bu yardımlar insanların birbirleriyle olan diyaloglarını geliştirmekte, birlik ve beraberliği pekiştirmektedir. 
Zekat ve fitremizi mümkün olduğu kadar Ramazanın başında vermeye çalışalım.
İnsanoğlunun hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan şeylerin başında maddiyat gelmektedir. Maddi hayatı sıkıntı içerisinde geçirenler, hem psikolojik hem de sosyolojik sıkıntılar yaşayabilmektedir. Kendisiyle barışık olamayan insanlar etrafıyla da barışık olamamaktadır. Tam tersini de ifade edebiliriz. Etrafından kendisine değer verilmeyen insan kendisiyle de çelişkiye düşebilmektedir. Ramazana girerken evimize birçok şey almaktayız. Ramazanın sofralarımıza getirdiği bereket çok ayrıdır. Başka zamanlarda birkaç çeşit yemek bir arada olmazken Ramazan ayının bereketi ile birçok çeşit yemeği aynı anda masalarımızda bulabilmekteyiz. İşte bu noktada sofrasında bir çeşit yemek bulamayan kardeşlerimizin olduğunu unutmamalıyız. İslam'ın “Kardeşi açken kendisi tok yatan bizden değildir” temel prensibine uygun hareket etmeliyiz. 
Fakirlerle iftar açıp yemeğimizi paylaşmalıyız.
Yardımlaşma duygusu insana çok büyük hazlar vermektedir. İnsanlar birbirlerinin külüne bile muhtaç olarak yaratılmışlardır. Bu yardımlaşma duygusunu Ramazan'da daha canlı tutabilmek için şimdiden o günlere maddi hazırlık yapmakta fayda vardır. Başka zamanlarda yardım bekleyen insanlar bu ayda daha bir fazla beklemektedir. Bu ayda Müslümanların cömert olduğu herkes tarafından malumdur. Bu sebeple Ramazan ayının bütün gönüllerde daha huzurlu daha mutlu yaşanabilmesinin yollarından biri maddi yardımlaşmadır. Peygamberimizin (s.a.s.) bir hadisini sizlerle paylaşmak isterim.
 “Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman'dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslüman'ın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter.”(2)
Ramazan ayı Kuran ayıdır. Bu ayda Kuran-ı Kerim okumak hepimiz için bir vazifedir. Okumakla yetinmeyip, manasını öğrenmek ve hayatımıza aktarmak ta en önemli vazifelerimizden birisidir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim öğrenmeye, okumaya, anlamaya ve idrak etmeye özen gösterelim. Namaz müminin miracıdır. Namaz kişiyi fuhşiyattan ve fenalıktan korur. Namaz dinin direğidir. Namaz gözümüzün nurudur. Bu sebeple beş vakit namazımızı kılmaya, teravih namazına katılmaya özen gösterelim. 
Teravih namazı Sevgili Peygamberimiz tarafından Ramazan aylarında kılınmış olan sünnet namazdır. Hüküm bakımından sünneti-i müekkede olan Teravih namazı Allah'ın rızası gözetilerek kılındığı vakit geçmiş günahlara kefaret olmaktadır. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizden aktarılan bir hadisi sizlerle paylaşmak isterim. Efendimiz şöyle buyurmaktadır.
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'nin anlattığına göre: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksatla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla (teravih) ihya ederse geçmiş günahları affedilir.(3)
 
Teravih, Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rek'atının sonundaki oturuş, tervîha olarak adlandırılmış, sonradan bu kelimenin çoğulu olan terâvih kelimesi ramazan gecelerinde kılınan nâfile namazın adı olmuştur. 
Teravih, sünnet-i müekkededir. Kadın ve erkek için orucun değil ramazan ayının sünnetidir. Teheccüt namazı 12 rek'atı geçmediği halde, teravih namazı yirmi rek'attır. Yatsı namazı kılındıktan sonra ve vitirden önce kılınır. Teravihin cemaatle kılınması kifâî sünnettir. Teravih on selâm ile kılınır ve beş tervîha (dinlenme) yapılır. Yani her iki rek'atta bir selâm verilip, her dört rek'atta bir istirahat edilir. Beşinci tervîhadan sonra yine cemaatle vitir namazı kılınır. 
Peygamberimiz ramazan gecelerini ihyaya daha fazla önem vermiş olmakla birlikte, rivayetlerden anlaşıldığına göre bu, o gecelerde Peygamberimizin daha çok sayıda nâfile namaz kıldığı anlamına değil, gecenin her zamankine göre daha büyük bir bölümünü ibadetle geçirdiği anlamına gelmektedir. 
Teravih namazının 20 rek'at olduğu çoğunluk tarafından kabul edilmekle ve Müslümanlar arasında yerleşik teamül de bu yöndedir. 
Mescidlerde teravih namazı cemaatle kılındığı halde, bir özrü olmaksızın cemaatı terk edip bu namazı evinde kılan kimse, günah işlemiş olmazsa da fazileti terk etmiş olur. Bu kimse evinde cemaatla kılsa, cemaat sevabını alırsa da, mesciddeki cemaatın faziletine eremez. Çünkü mescidlerin fazileti fazladır.
Teravih namazını kılacak kimsenin, teravih namazına veya vaktin sünnetine veya gece ibadetine niyet etmesi ihtiyat bakımından daha uygundur. Kayıtsız olarak "namaza" veya "nafile namazına" niyet edilmesi de birçok fıkıh alimlerine göre caizdir.
Teravih namazını, her iki rekatta bir selam vererek on selam ile bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam da verilebilir. Sekizde, onda veya yirmi rekatta bir selam vererek bitirmek de caizdir. Fakat böyle kılmak mekruh sayılmaktadır.
Teravih vaktin sünnetidir; yoksa orucun sünneti değildir. Onun için hasta ve yolcu gibi oruç tutmak zorunda olmayanlar için de Teravih namazını kılmak sünnettir.(4)
Bu ayda sevaplar iki kat yazılmaktadır. Diğer aylarda sevap ne kadar güzelse bu ayda sevaba gidecek ameller yapmak daha güzeldir. Günah ne kadar çirkinse bu ayda daha da çirkindir. Bu sebeple haramlardan özellikle ve öncelikle büyük günahlardan uzak duralım. Aklımızı alan, bizi felakete sürükleyen alkolden, insanların yaşantılarını perişan eden aile yuvalarını dağıtan zinadan, ölüme sebep verecek tartışmalardan uzak duralım. Kahvehane köşelerinde harap ettiğimiz hayatımıza bu ayda çeki düzen verelim. Kumar masalarını bırakalım. Sahura kadar kağıt oyunları, taş oyunları oynamak suretiyle zamanımızı, malımızı ve hayatımız israf etmeyelim. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır.
“Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz (hepiniz) vazgeçtiniz değil mi?”(5) Sigaranın zararları sayılmakla bitmemektedir. Ramazan ayı sigara bırakma ayımız olmalıdır. Bu ayda sabah göstermiş olduğumuz sabrı akşamda gösterebilirsek İnşallah bu tehlikeli maddeyi hayatımızdan atmış oluruz. 
İslam Dini Müslümanları birbirine manevi kardeş kılmıştır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır. 
        “Müminler ancak kardeştirler.”(6) Ana-baba bir kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için çalışıp çabalatma isek, etrafımızda bulunan maddi zorluklar içerisinde olan kardeşlerimizin de ihtiyaçlarını karşılamak üzerimize düşen bir vazifedir. Bir hadiste Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor.
 “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”(7)
Ramazan ayında kabir ziyaretleri çokça gerçekleştirilmektedir. Bu ziyaretlerde ise İslam Dinine uygun olmayan davranış şekilleri görülmektedir. Kabirler kabirde yatanlar için mağfiret dilenmesi, ziyaret edenler için ibret alınması gereken yerlerdir. Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Kabirleri ziyaret ediniz, Çünkü bu size ahireti hatırlatır.”(8)
Günümüzde üzülerek görmekteyiz ki; Kabirler, insanlara yaratılmış olan her şeyin bir gün ölümü tadacağını hatırlatmalıyken, dünyevi işlere cevap arandığı yerler haline getirilmiştir. Türbe, yatır ve evliya kabristanları ziyaret edenler, ahireti hatırlamalı, orda yatanlarında bir gün bu hayatta yaşadıklarını ama bu dünyadan ayrıldıklarını anlamalı, kendisinin de bir gün kabire gireceğinin farkında olmalıdırlar. Kur'an okuyarak sevabını onların ruhuna bağışlamalıdır. Bu gibi işlemlerin dışında cereyan eden hadiselerin kişiye fayda yerine zarar getireceği unutulmamalıdır.
İbadetlerde Hakkın ve halkın hukukuna riayet iç içedir. Bu sebeple kendisini hem yaratanına karşı sorumlu, hem de yaşadığı topluma karşı sorumlu görenler, ibadetlerini, sırtta taşınılan bir yük olarak değil, üzerine basarak yükseklere ulaştığı bir araç olarak görmelidir. İbadet esasen Hakkın rızası için yapılsa da, sonuç itibariyle halkın hakkına riayeti de içerir. Ramazan ayında yapmış olduğumuz ibadetlerin tümünde işte böyle bir manevi boyut vardır.
Ramazan ayı gelmek üzere. İki gün sonra Rabbimiz nasip ederse kendisine kavuşacağız. Hazırlıklı olmakta, bedenimizi ve ruhumuzu kendine hazırlamakta kendimizi için fayda var. Bir sonrakine ulaşamayabiliriz. Bir sonraki Ramazanın feyiz ve bereketinden istifade edemeyebiliriz. Elde olanı değerlendirebilenler mutlu almaktadır. Elde olmayanın peşine düşmek kişiye zarar vermektedir. Elde Ramazanımız var. Ramazanda hikmetler, müjdeler, lütuflar, manevi yağmurlar var. Hazırlık yapmalıyız Kur'an ayı geliyor. Hazırlık yapmalıyız Ramazan geliyor. 
Sonuç itibariyle şu hususu da vurgulayarak vaazımı sonlandırmak isterim. Kişinin namazı, orucu, zekatı, haccı ve diğer bütün ibadetleri kendisinin iyiliklere ve sevaba ulaşmasını sağlar. Ancak Allah'ın rızasını kazanmak için bunlar yeterli değildir. İbadetlerimizle beraber ahlakımızı da güzelleştirip, ahlaken kemale ulaşmamız gerekmektedir. Ramazana kavuşurken ahlaken kemale ulaşma yollarını aramamız gerekmektedir. Sözümüzü Yunus Emre'nin bir dörtlüğüyle bitirelim.
Bir kez gönül yıktın ise
Şu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin gözün yumaz değil
Yüce Rabbim bizleri Ramazan kavuştursun. Feyiz ve bereketinden istifade etmeyi bizlere nasip etsin. Daha nice Ramazanlara sevdiklerimizle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde ulaşmayı nasip etsin.
Cumanız ve Geceniz mübarek olsun. Allah'a emanet olun.
Kocaeli gölcükten dünya Müslümanlarına selam olsun.
1. Bakara, 2/185
2. Riyazü's-Salihin, Hadis No:246
3. Buhari, Salatü't-Teravih, 1
4. Fıkhi bilgiler için bkz, TDV İslam İlmihali, c.I, s.311, Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, S. 164
5. Maide, 5/91
6. Hucurat, 10

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.