Mevlit, reğaib, miraç, berat kandilleri ile kadir gibi vakitler de Müslümanların özel olarak cenabı hakka yalvarıp tövbe ve istiğfarda bulundukları, nafile ve ya kaza namazı gibi ibadetlerle değerlendikleri bereketli zamanlardır.
30 nisan 2014 çarşamba günü Recep ayının birinci günüdür.
“ey insanlar selamlaşınız. Yemek yediriniz. İnsanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Selametle cennete girersiniz. r.salihin. trc. c.2.s.452, hadis no 1171
Hz. Peygamber s.a.v. üç aylar hakında:
“Recep Allah’ın ayı, şaban ayı benim ayım, rama zan da ümmetimin ayıdır. keşful hafa, c.1.s 423 hadis 1358
Recep ayı, İslam gelmeden önce de Araplar arasında mukaddes biliniyor, harp edilmiyor, baskın ve çapulculuk yapılmıyordu.
üç aylarda oruç tutmak sevaptır. Yedi yıl tutma mecburiyeti yoktur. Herkes gücü yettiği kadar tutabilir. Hz. peygamber tamamını tutmamıştır.
Recep ayının ilk cuma gecesi reğaib gecesidir. Duaların kabul edileceği, isteyen kullarına bol bol yardım yapacağı bir gecedir.
Recep ayının içinde bulunan diğer bir gece de, 27. gecedeki miraç gecesidir. Hz. Peygamberin mescidi haramdan Mescidi aksa’ ya oradan da göklerin derinliklerine yükselttiği, 5 vakit namazın farz kılındığı bir gecedir.
Üç ayların ikincisi olan şaban ayının ikincisi 15.gecedeki berat kandilidir. bu gece hakkında Hz.peygamberin şöyle dediği rivayet edilmektedir.:
“Allah Teâla, şaban ayının 15.gecesi, rahmetiyle dünya semasında tecelli eder, ve kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından fazla kişiyi bağışlar. Fecir doğuncaya kadar yok mu benden af isteyen af edeyim, yok mu benden rızk isteyen rızk isteyen ona rızk vereyim. Yok, mu musibete uğrayan ona afiyet vereyim. ibn mace ikame , 191 hadis no 1388
Üç aylar manevî ticaret bakımından çok bereketli, kazançlı ve sevaplı bir mevsimdir. bu mevsimde yapacağımız manevi" çalışmalar, iç âlemimizde bambaşka ufuklar açar. Ancak, bu aylarda kazanılan ruh disiplinini daha sonra da devam ettirmek gerekir. Çünkü bir sonraki üç aylara erişebileceğimiz hususunda elimizde bir senet yoktur.
Her yıl uğrayıp manevî hayatımızı nurlarla ışıklandıran üç ayları gerilerde bırakırken, onun bizlere yaşattığı sonsuz hazları hiçbir zaman unutamayız. Kadir gecesinde ışıl ışıl yanan caddelerde akan nur selini nasıl hatırlarımızdan çıkarabiliriz?
İftar sofralarının feyzi yıl boyunca burnumuzda tütmez mi? sahurların bereketini unutabilir miyiz? o kudsî hatıraları elbette unutamayız. Özler, arar ve bekleriz.
Ama tabii ki kuru bekleyiş ve özleyişle yetinmeyiz. üç aylarda ve bilhassa ramazan'da kazandığımız manevî disiplini yıl boyunca da devam ettirmeye çalışırız.
Yine namaz kılarız, zaman zaman oruç tutarız, başkalarına yardım ederiz. Malımızla, canımızla ve dilimizle Allah yolunda cihada koşarız. Nefsanî his ve arzularımıza kulak vermeyiz. Huzur verici hatıralarını içimizde yaşattığımız mübarek üç aylarda kazandığımız manevî havayı devam ettirmeye çalışırız.
Hayat sermayesinin durmaksızın elden çıktığını unutmayıp bir daha gelecek nur ve huzur mevsimine ulaşıp ulaşamayacağımız ümit ve endişesini her zaman canlı tutarak ahiret hazırlığına aynı şekilde devam ederiz.
Böylece, gelecek yılın o mübarek mevsimlerine yine aynı ruhla ve temiz vicdanla erişmeyi umarız. Bu ruh içinde hayatımız devamlı bir gelişmeye ve ilerlemeye sahne olur. Allah’ın rızasına erişme yolunda daima ileri gideriz ve bu ilerleme, inşallah son nefese kadar devam eder.
“Allah’ım bize recep ve şabanı mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır.” . a.hanbel, müsned, c.1.s. 259
Âmin.
“recep allah tealanın, şaban benim, ramazan ise ümmetimin ayıdır.”(hadis-i şerif)